NEYDEN ÖZGÜR, NE İÇİN ÖZGÜR

Asla bir şeyden özgür olma şeklinde düşünme; her zaman ne için özgür olma şeklinde düşün. Aradaki fark çok büyüktür, hem de çok büyük. Sakın neyden diye düşünme, ne için diye düşün. Tanrı için özgür ol, gerçek için özgür ol; ama kalabalıktan özgürleşme, kiliseden özgürleşme, şundan ya da bundan özgürleşme gibi düşünme. Bir gün oldukça büyük bir mesafe kat edebilirsin ama asla özgür olamazsın, asla. Bu bir çeşit baskı kurma olacaktır.




Neden kalabalıktan bu kadar korkuyorsun? Eğer bir çekim varsa, o zaman korkun sana ait olan bu çekimi gösterecektir, senin çekimini. Nereye gidersen git, kalabalık sana hükmedecektir.



Söylediğim şey şu, bundaki hakikatlere bir bak; kalabalığı düşünmene gerek yok. Sadece kendi varlığını düşün. Hemen şimdi bırakabilirsin. Eğer mücadele içinde olursan özgür olamazsın. Bırakabilirsin çünkü mücadele etmenin bir anlamı yok.



Sorun kalabalık değil... sorun olan sensin. Kalabalık seni çekmiyor, sen çekiliyorsun. Bir başkası tarafından değil, kendi bilinçsiz şartlanmaların tarafından çekiliyorsun. Bir şeyin sorumluluğunu asla bir başkasına atma çünkü o zaman asla ondan özgürleşemezsin. Özünde sorumluluk sana ait. İnsan neden kalabalığa bu kadar karşı olmalı? Zavallı kalabalık! Neden ona bu kadar karşı olmalısın? Neden böyle bir yarayı taşıyorsun?



Sen işbirliği yapmadığın sürece kalabalık bir şey yapamaz. O yüzden söz konusu olan senin işbirliğin. Hemen şu an işbirliğine bir son verebilirsin, kolayca. Eğer bu iş için çaba sarfedersen başın derde girecektir. O yüzden hemen yap. Eğer savaşırsan, bunun kaybedilmekte olan bir savaşa girmek anlamına geldiğini görebildiğinde, ondan vazgeçiş anlık bir hamle, kendiliğinden oluşan bir kavrayışla gerçekleşiverir. Savaş açtığın takdirde sadece kalabalığa önem verdiğini göstermiş olursun.



Milyonlarca insanın başına gelen de bu. Bazıları kadınlardan kaçmak istiyor - bu durum Hindistan'da yüzyıllardır yaşanıyor - sonra da gitgide kendilerini onun içinde daha fazla kaybediyorlar. Seksten kurtulmak istiyorlar ve bütün zihinleri cinsellikle dolu oluyor; seksten başka bir şey düşünemez oluyorlar. Oruç tutuyorlar, uyumuyorlar; şu ya da bu pranayama'yı, yogayı ve bin bir farklı yöntemi deniyorlar; hepsi saçmalık. Seks ile ne kadar çok savaşırlarsa, onu o kadar çok güçlendiriyorlar, ona o kadar çok yoğunlaşıyorlar. Ölçüyü kaçıracak kadar önem kazanıyor.



Hıristiyan manastırlarında olan budur. O kadar çok bastırmışlar ki korkuyorlar. Eğer sen de kalabalıktan fazla korkmaya başlarsan, aynı şeyi yaşarsın. Kalabalık senin işbirliğin olmadan hiçbir şey yapamaz. O yüzden sorun senin farkında olman. İşbirliği yapma!



Bu benim gözlemim: Başına ne gelirse gelsin, sorumlusu sensin. Başkaları sana bir şey yapmıyor. Sen böyle olmasını istedin, öyle oldu. Biri seni sömürüyor çünkü sen sömürülmek istiyorsun. Biri seni hapse atmıştır çünkü sen hapse girmek istedin. Bunun için belirli bir arayış olmalı. Belki sen buna güvenlik dedin. Verdiğin isim farklı olabilir, etiketlerin farklı olabilir ama sen hapse girmek için can atıyordun çünkü hapiste güvendesin ve orada emniyetsiz olmazsın.



Ama hapishane duvarlarıyla savaşma, içine bak. O güvence için can atan şeyi bul ve kalabalığın seni nasıl maniple ettiğini gör. O kalabalıktan bir şey istiyor olmalısın; tanınma, onur, saygı, saygınlık. Eğer bir şey istersen karşılığını ödemelisin. O zaman kalabalık sana, "Tamam, sana saygı vereceğiz ama sen de bize özgürlüğünü vereceksin." der. Bu basit bir alışveriş. Ama kalabalık sana bir şey yapmadı: onu isteyen sensin. O yüzden kendi önünden çekil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder